Malumunuz son dönemde "Muhteşem Yüzyıl" dizisiyle iyice hayatımıza giren Osmanlı Kültürünün etkilerini ve zamanın saray modasını yansıtan kaftanlar, bugün de farklı tasarım örnekleriyle sık sık karşımıza çıkıyor.
Peki "nedir bu Kaftan?" diyenleriniz için kısa bir bilgilendirme yapalım.
Genellikle önü ve kolları işlemeli olan kaftanın, renk, şerit ve düğmeleri de verilecek şahsın rütbesine ve gördüğü hizmete göre değişiklik gösterirmiş.
Cübbe'nin altına da giyilen ve ağırlıkla ipek, kadife gibi kumaşlardan yapılan, bu süslü, uzun, astarsız ve yakasız elbiseler, çeşit ve özelliklerine bağlı olarak “murabba”, “keçe”, “çuha” gibi isimler alır,renk, şerit ve düğmeleri sayesinde, ne kadar değerli oldukları uzaktan bakılarak da anlaşılabilirmiş.
Kıymetli kumaştan yapılan kaftanların önü ve kolları altın telli şerit ve kordonlarla süslenir, Kadifeden yapılan vezir kaftanları ise düğmeli ve sırma şeritli yapılır ve kış aylarında, üzerine giyilen samur kürklerle birlikte kullanılırmış.
Yeniçeriler ise, kaftanlarının altına entari giyerler ve yürürken bacaklarına dolanmaması için bu entarilerini toplayıp bellerine sıkıştırdıkları için buna “dolama” denilirmiş.
İlginçtir ki; İstanbul Topkapı Sarayında bulunan kaftanlar üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; burada en fazla 1.Ahmet’e ve 17. yüzyıla ait kaftanlar çoğunluktaymış.
İncelenen Kaftan kumaşlarında; bitkisel, hayvansal, geometrik, sembolik motifler ile, doğadan stilize edilen motifler ve yabancı etkilerden gelen motiflerin ve çoğunlukla büyük desenleri kullanıldığı, dikkat çekilen unsurlar arasında...
Kumaşların zemininde en fazla krem ve güvez rengi ve desenlerinde ise mavi rengine yer verildiği tespit edilen önemli detaylardan bazıları...
En sık karşılaşılan Kaftan motiflerinden biri olan "Çintemani", Orta Asya kökenli en eski Türk motiflerinden... Özellikle 16.yy'dan sonra Osmanlı dokuma sanatında ve çinicilikte sıkça kullanılan Çintemani'deki Üç benek; "güç", "kudret" ve "saltanat"ı sembolize ediyor.
Kelime olarak ele alındığında Arapça "Allah" lafzına ait harfleri taşıyan "Lale", tasavvufta Allah'ın birliğini temsil ediyor. Harfi manası da Osmanlı bayrak ve sancağının sembolü olan 'hilal'e de ulaşıyor.
Rengi ve şekli açısından sevgilinin yüzüne, yanağına, dudağına benzetilen 'Lale', yine rengi dolayısıyla aşığın yanağına ve içindeki tomurcuklarıyla da aşığın gönlündeki yaralara teşbih ediliyor.
Renk ve şekil olarak ise daha ziyade kadeh, şarap, kan, taç, sümbül gibi kavramlarla beraber anılıyor.
Tasavvuf düşüncesinde ise; Lale'nin renkli yapraklarının yukarıya doğru olması halinin, bir dervişin dua edişindeki edayı andırdığı kabul ediliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder