Aslında insanın dünyaya açılan penceresi,
göz olarak düşünüldüğünde ve göz, her türlü, iyi ve kötü düşüncenin, ilk çıkış
noktası olarak kabul edildiğinde, bakışlardan, kötü gözlerden korunmak amacıyla
emici özelliği olduğuna inanılan mavi renkli taşlar eskiden beri
kullanılagelmiş.
Nazar boncuğunun, kem gözlere karşı
koruduğu ve görünür bir yerde takılması durumda nazardan koruyacağı inancı oldukça yaygın...
Hatta halk arasında çok kuvvetli nazarların, nazar boncuklarını çatlattığı, hatta
parça parça ettiği anlatılır hep. Kesin ya sizin ya da yakınlarınızın başına
gelmiştir. Üzerinde taşıdığı nazar boncuğu bir anda düşme, çarpma gibi bir
neden olmaksızın çatlar, sebebinin Nazar olduğuna inanılır ve denilir ki: "Eh sen de bu
kadar güzel olmasaydın"... İçten içe acaba gerçek olabilir mi, kimin nazarı değdi kimbilir diye bir yandan düşünülürken, bir yandan da sevinilir tabi iltifat almak her
zaman güzeldir:)
Konuyu gerçekten de bilimsel olarak
düşündüğümüzde Alt beyin sistemi, gözlerle iletişim kuruyor.Bu durumda da alt beyinden gelen
güçlü bir nevrotik enerjinin, karşı tarafın alt beynini etkileyebilmesi ve bu aşırı
nevrotik enerji, sirayet edici ve rahatsızlık verici bir enerji olduğu için, o
kişide hastalık yapabilmesinin söz konusu olduğu fikri hakim...
Biraz araştırıldığında fark ediliyor ki nazarın ve nazar boncuğunun izleri Mısır’da İÖ 4800-İS 5000 yıllarına uzanıyor.
Rivayete göre dünyadaki tüm kötülükleri gören
Mısır imparatoru Osiris'in gözünün, yoksulluğu ve cehaleti uzaklaştırdığına
inanılırdı. Oğlu Horus gözlerini açtığında ortalığın aydınlandığı (iyilik),
kapattığında karanlık (kötülük) olduğu düşünülürdü.
Güneş Tanrısı Osiris'i öldüren Seth'den öç almak isteyen Horus’un gözü, kavga sırasında, aynı zamanda amcası olan, 'Karanlıklar ve Kötülükler Tanrısı Seth' tarafından parçalanır. Bilimlerin ve tıbbın kurucusu olan Toth, bu parçaları toplar ve gözü eski haline getirmek için eksik kalan parçayı da, kendi sihir gücü ile tamamlar.
Daha sonra Horus’un bu gözünü
simgeleyen hiyeroglif resim; uzak görüşlülüğün, beden dokunulmazlığının ve
sonsuz doğurganlığın simgesi olur. Mısırlılar önem ve değer verdikleri her şeyi
koruyabilmek için, üzerine Horus’un gözünü çizerler. Bu çizimler daha sonra
Anadolu’ya ulaşır ve büyük ihtimalle onu ilk defa Fenikeliler (İÖ 2500 -İS 65)
cam üzerine geçirirler.
M.Ö. 190 yılında Pamukkale
(Denizli) yakınlarında kurulan bir antik kent olan Hierapolis’in giriş kapısına
işlenmiş olan Medusa figürünün, Tanrıça Medusa'dan korunmak için yapıldığı ve
bu inancın, Türk kültürüne 'Nazar Boncuğu' olarak geçtiği sanılmaktadır.
Benzer şekilde, Helen
Dönemi’nin en büyük tapınakları arasında yer alan ve Didim sınırları içinde
bulunan Apollon Tapınağı’nın iç kısmına gelindiğinde görülen Medusa başının,
bir “nazar boncuğu” işlevi gördüğü ve Apollon Tapınağı’nın, kötü fikirli
insanlardan bu Medusa başı ile korunduğu kabul edilmektedir.
Bir efsaneye göre de, nazar
boncuğu Medusa'nın gözüdür. Medusa bakışlarıyla insanları taşa çevirdiği için
bunu durdurmanın bir yolu aranır ve bunun da gözünü çıkartmaktan geçtiğine
karar verilir. Eskiden Anadolu’da bu gözün sembolü, evlerin kapısına asılarak,
ilk bakış, ilgi çekici nesne olarak boncuğa yöneltildiği için, negatif
bakışa direkt maruz kalınmadan, bu sayede insanların nazardan
korunduğu düşüncesi yaygın...
Geçmişte bazı toplumlarda
nazarın kasıtsız olarak değdiğine inanılıyormuş. Örneğin Slav folklorunda, çocuklarına
nazarı değdiği için kendini kör eden bir babanın hikayesi vardır. Daha yakın zamanlarda
ise nazarın kıskançlık sebebiyle değdiği inanışı
yaygınlaşmıştır. Bu nedenle, özellikle Ortaçağ'da Avrupa'da, herhangi, birşeyden övgü
ile bahsedilirken, nazar değmemesi için "Tanrı izin verirse" veya
"Tanrı kutsasın" sözlerini
eklemek adeti yerleşmiş. Müslüman toplumlarda ise benzer anlamlara gelen "Maşallah" sözü kullanılıyor.
Diğer bir inanca göre ise üzerinizde taşıdığınız nazar boncuğu ne kadar güzel ve dikkat çekici olursa, size bakıp da nazar değdirebilecek olan kişinin dikkatini ilk olarak o çeker ve böylece kötü düşünceleri boncuğa toplanmış olur.İnsanları böyle koruduğuna inanılır. Bazıları da prensip olarak nazar boncuğunu üstlerinde ama görünmeyen bir yerde kullanırlar, ancak bu düşünceye dayanırsak zaten amaç düşmanın nazar boncuğunu görmesini sağlamaksa, aslında dikkati çekebilecek bir konumda görünür bir şekilde kullanmak daha mantıklı:)
Bugün baktığımızda aralarında ünlü
top modeller Heidi Klum, Naomi Campbel ve Ana Beatriz Barros, magazin yıldızı
Kim Kardashian, Paris Hilton, şarkıcı Shakira, Rihanna gibi pek çok Dünya
Starı'nın da nazara inandığını ve korunmak için Nazar Boncuğu kullandığını
görüyoruz.
2010 yılında 62.si düzenlenen Emmy ödül törenini izleyen Türk seyirciler,
bu tören için özel olarak yaptırılan altın yaldızlı kristal nazar boncuklarını, Lost dizisinin
sevilen oyuncularına hediye etmişler ve bu sayede salonda ellerindeki nazar
boncukları ile dolaşan ünlüler sayesinde"Nazar Boncuğu" sembolü, hem davetlilerin hem de Amerikan basınının
ilgisini çekerek merak konusu olmuştu.
Geceye katılan Lost yıldızlarından Matthew Fox, Micheal Emerson, Terry O’Quinn, Jorge Garcia ve Jin-Soo Kwon ise kendilerine armağan edilen nazar boncuğu hediyelerine oldukça şaşırmışlardı, çoğu ne anlama geldiğini o gece ilk kez öğrenmişti doğal olarak:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder