wish for nish etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
wish for nish etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ayet-el Kürsi Bileklik



Bugünün "WISH FOR NISH ve SİZ" fotoğrafı Elif Hanım'dan...

Sevgililer Günü sebebiyle birbirlerine hediye etmek üzere özel siparişleriyle hazırlanan 925 Ayar Gümüş Ayet-El Kürsi Kırmızı Bileklik ve "Model Uçak" Hobisi olan eşi için özel tasarımla sadece 1 adet olarak üretilen "Uçak" Figürlü 925 Ayar Gümüş, Siyah Erkek Bileklik...

Aşklarının sonsuz olması dileğiyle...


KELEBEĞİN RÜYASI HİÇ BİTMESE KEŞKE...


O sabah tek amacım, spordan sonra hemen bilgisayarın başına geçip, yazılmayı sabırsızlıkla bekleyen yazılarıma konsantre olmaktı. Ama inadına hava öyle güzel ve güneş öylesine parlaktı ki... "Ne bilgisayarı Allah aşkına? Her gün kapalı ofistesin zaten. Çık gez biraz" diyordu sanki... Hemen hızlıca bir program yaptım. Anne-kız, "alışveriş bahanesiyle Nişantaşı'nda biraz dolaşalım, yorulunca da bir yemek yeyip, sinemaya "Kelebeğin Rüyası" filmine gidelim" dedik.


Fragmanını gördüğüm ilk saniyeden itibaren, bir an önce vizyona girmesi için sabırsızlanıyordum bu filmi izlemek için. "Eee hani güneşli, açık havayı değerlendireceğim diye atıp tutuyordun?" diye düşünenleriniz olacaktır doğal olarak... Evet haklısınız ama, zaten biraz dolaş, yemek ye, derken saat neredeyse 16:00 oldu bile... Sokaklar gölgede kalınca, o yalancı kış güneşinin iç ısıtan etkisi de hemencecik geçti gitti zaten... 

Spontane oluşmuş olsa da,  birlikte geçireceğimiz böyle kaliteli bir zaman dilimine ihtiyacımız vardı. Annem uzun yıllar Kültür Sanat Danışmanlığı yapmış bir gazeteci, yazar ve şair olduğu için, bu filmden, keyif alacağını düşünerek, onunla gitmeyi özel olarak istedim.

Film saati gelip de salonda yerimize geçtiğimizde önce yarım saat kadar reklam izlemek durumunda kaldık. Artık ne kadar olağan, değil mi bu durum? İşin garip olan yanı, o bir sürü reklam ve film fragmanı arasında; önce müzeye ücretsiz giriş sağladığını özentisiz bir senaryoyla gözümüze sokan bir banka kartının reklamında Mert Fırat'ı izledik. Ardından sinemanın sponsoru olduğu için Mert Fırat ve kuklasının olduğu aynı bankanın tanıtımını izledik ve derken film başladı. Yine Mert Fırat... Yüzünü bu derece eskitmesi iyi bir şey mi bilemedim...

"Dün gece bir düş gördüm

Düşümde kelebek olduğumu gördüm

Şimdi düşünüyorum...

Ben kelebek olduğunu düşünen bir insan mıyım?

Yoksa, insan olduğunu düşünen bir kelebek mi?"



Kelebeğin Rüyası Fragman

Yılmaz Erdoğan’ın senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı Kelebeğin Rüyası; Zonguldaklı iki genç şair Rüştü Onur (Mert Fırat) ve Muzaffer Tayyip Uslu’nun (Kıvanç Tatlıtuğ ) aşk ve şiiri, veremle olan savaşlarına tercih etmelerini, karşılığında sadece sevgilerini ve şiirlerini bırakarak bu dünyadan genç yaşta göçüp gitmelerini anlatan 128 dakikalık bir dönem filmi...

Şiirli-Şairli, toplumun büyük kesimi tarafından en ilgi gösterilmeyen sanat dallarından birini konu eden film, vizyonda çoğunlukla Oscar adayı yabancı filmlerin ve yerli komedilerin yer aldığı şu günlerde gösterime girmesine rağmen, 430.000 gibi çok iyi bir hafta sonu gişesi yakalamış. 


Muhteşem ötesi görüntülerinin yönetmenliğini Gökhan Tiryaki'nin üstlendiği ve IMDB notu 8,3 olan Film, fragmanı sebebiyle, iki şair arkadaşın, aynı anda beğendikleri kız uğruna şiir yazarak yarışacaklarını ve kız hangisinin şiirinden etkilenirse, onunla diğerinin, kız uğruna aralarının bozularak, savaşacaklarını filan sanıp, yine her zamanki klişelere kendini hazırlayanları, en güzel şekilde ters köşeye yatırıyor. 


Mümkün olduğunca "spoiler" vermeden, kısaca konusunu özetlemek gerekirse; 

Tek parti hükümeti ve1941 Türkiyesi... Zonguldak’ta yaşayan 13-50 yaş arası her erkeğin, madende çalışmakla mükellef kılındığı yokluk yılları... Yakın arkadaş olan Muzaffer  ve Rüştü ise verem hastası oldukları için yer altında çalışmaktan kurtulmuş.

Tüm yokluk ve hastalıklarına rağmen, şiir yazma tutkusuyla yanıp tutuşan bu iki şairin, şiire bahane olarak gördükleri aşk; kentin ileri gelenlerinden Zihni Bey’in kızı Suzan'ın (Belçim Bilgin) şehre gelmesiyle tekrar canlanıyor. Bu süreci dönemin şartları altında en güzel şekilde yansıtan filmin, özellikle ilk yarısında yer yer gülümseten sahnelere de yer verilmiş. 


Şiirin ete kemiğe bürünmüş halleri gibi hissettiren, güzel ruhlu iki şairin romantik heveslerinin, hayat karşısında yavaş yavaş solduğunu gösteren film, aslında sadece iki şairin acıklı hikayesi değil... O dönemin ve mükellefiyet yıllarının da bir portresi. 

Daha önce şahsen hiç duymadığım ve Osmanlı’nın kömür ihtiyacını karşılamak amacıyla hazırlandığını, araştırarak öğrendiğim mükellefiyet yasası diyor ki: “Ereğli’nin 14 kariyesinde 13-50 yaş arasındaki erkekler kazmacı, kürekçi, direkçi olarak çalışmakla mükelleftir.” 


Bu madde uyarınca, insanlar zorla madene sokularak, çok zor şartlar altında çalıştırılıyormış. Görevden kaçanları engellemek ve disiplini sağlamak için alınan önemler ve uygulamalar ise inanılmaz. Sık sık yaşanan grizu patlamaları ve kazalarda toplu ölümler oluyor ve "Bit mücadelesi" adı altında tüm maden işçileri herkesin ortasında zorla çırılçıplak soyundurularak, buhar kazanlarına sokuluyormuş. 



Film; Sosyo-ekonomik çerçevenin etki-tepkilerinin izlerini karakterler üzerinde yansıtırken, bir tarafta; acı içinde perperişan evlerde, aç bilaç yaşanan ve çoğu yer altında geçen hayatlar, diğer tarafta; bu durumun tam aksine tenis turnuvaları, vals dersleri ve balolarla gününü gün eden bir kesimi de gözler önüne sererek, insanı derinden etkiliyor.


Aslına bakarsanız 2.Dünya Savaşı yıllarını ve fakirliği işliyormuş gibi yaparken, bir diğer yanda da, aslında şirin bahanesi olarak gördükleri "aşk"la aklını bozmuş iki şair dostu, bir odaya kapatarak, "bağımsız sinemaya" da göz kırpıyor.

Evrensel oyunculuk anlamında; "metod oyunculuğu" tarzında inanılmaz bir örnek sergileyen ve rolünün hakkını verebilmek uğruna, aşırı derecede zayıflayıp, kemiklerinin sayıldığı sahnelerde, izleyicilerin üzüntüden nefeslerinin tutulmasına sebep olan Kıvanç Tatlıtuğ'un; sade, tertemiz ve abartıdan uzak sinema oyunculuğu karşısında şapka çıkarıp eğiliyorum.



Bu seneki Oscar ödüllerinde pek çok tahmini doğru tutturmuş naçizane bir izleyici olarak, genç kızların ondan bahsederken söylediği ismiyle "Kıvanç Baldan Tatlıtuğ'un" bu filmde Oscar'lık bir performans sergilediği kanaatindeyim. "Şahsi görüşüm" demiştim, katılırsınız katılmazsınız bilemem :)


Mert Fırat da oldukça iyi.. Aralarında çok başarılı şekilde sağlanmış bir uyum var ve kimse diğerinin önüne geçmeye çalışmıyor. 
Mediha rolüyle Farah Zeynep Abdullah ve Behçet Necatigil karakteriyle Yılmaz Erdoğan, abartısız ve gerçekten başarılı oyunculuklar sergilenmiş.



Söylemeden geçemeyeceğim tek şey; "eş kontenjanından filme dahil edildiği" ileri sürülerek çok eleştirilen Belçim Bilgin... Elinden geleni yapmaya çalışsa da, 30 yaşında bir hanım olarak yüz ve fiziği maalesef, lise öğrencisi kompozisyonunda belki pek inandırıcı olamamış ama, ben yine de sadece eş kontenjanından bu role uygun görüldüğünü düşünmek istemiyorum. Çünkü ortada çok ciddi bir prodüksiyon bütçesi var, bu iş şaka değil. Ama şu var ki insan; kendini böylesine içine çeken bir filmin tam odağında otururken, onun olduğu sahnelerde, sinemanın büyüsünden biraz çıkıp, dışarıdan izleyen ve bunun gerçek değil, bir film olduğunun tekrar farkına varan kişiye dönüşebiliyor.


Sonuç olarak, her ayrıntısını kaçırmadan izlemeye çalıştığım, gerçekten rüya gibi bir filmdi... Balık hafızalı olmama rağmen, söylenen güzel sözleri ezberleyebilmek umuduyla, içimden tekrar ettiğim bile oldu. Hani güzel bir rüya görürken de olur ya, bir yandan bunun bir rüya olduğunun farkında olsanız da, "aman ben bunu unutmayayım" dersiniz... İşte aynen o duygu!


Zaman zaman sadece tek bir damlanın kirpiğimin ucunda donup kaldığı, zaman zaman da fütursuzca gözyaşı döktüğüm filmden, kurbağa gibi gözlerle çıktıktan sonra, uzun süre bir hüzün duygusu sardı içimizi. "Eee Nası buldun?" sorusuna "çok iyiydi" cevabından çok daha fazlası vardı yüreğimizin tam üstüne oturup kalan... 



Garibanlığı, aşkı, çaresizliği ve verem gerçeğini düşünüp, üzerine konuştuk biraz.  Sonra baktık olmayacak, bir daha konuyu açmamaya çalıştık çaktırmadan ikimiz de... Ama fark ettim ki etkisinden öyle kolay kolay çıkılacak gibi değil aslında...


Dev bir prodüksiyon örneği sergilenerek, Gökhan Tiryaki'nin üstün görüntü yönetmenliği sayesinde, çok iyi kadrajlarla, sadece sokaklarına değil, neredeyse tüm Zonguldak'a yer verilen ve bol bol dış mekan kullanılmasıyla, dönem filmi atmosferi sağlanması konusunda da Türk Sineması için dönüm noktası olan Kelebeğin Rüyası, önümüzdeki sene, Yabancı film dalında Oscar almasına şaşırmayacağım ve pek çok festivalden bol ödülle döneceğine inandığım bir çalışma olmuş... 



En kötü ihtimalle bunların hiç birisi gerçekleşmese dahi, sırf şiir okunmasını bir nebze de olsa özendirecek olması bile, bence bu filmi sevmek için güzel bir neden... 


Gencecik yaşta göçüp gitmiş, ama gönül verdikleri şeyi yapmaktan ödün vermemiş şairlerimizi yücelten bir Senarist ve Nuri Bilge Ceylan’la olan deneyiminin de etkisiyle harika bir film ortaya koyan ve kendisi de Şair olan Yönetmen Yılmaz Erdoğan'ı tebrik ediyorum. 


Bu kadar konu etmişiz madem,  gelsin o zaman değerli Şair Nursen Deliktaş'tan, maden ocaklarındaki hayatlar üzerine yazılmış etkileyici bir şiir...

OCAKLAR SÖNDÜ

Sirenler çaldı yine
Yine parçalandı yürekler

Dilim dilim
Ateş rengi bir bulut gökyüzünde
Bir koşmaca bir telaş ardından
Ve yine aynı film
Hep aynı soru gözlerdeki
Bu defaki kim

Oysa ne ilk ne sondu

Bu defaki de
Yine grizu patladı
Yine yıkıldı kim bilir
Hangi yuvalar
Ocaklar söndü

Sonra

Yine zaman sardı yaraları
Unutuldu yine zamanla acılar
Her zamanki gibi
Hatıralarda kaldı anıları

Ve bir gün

Ocak bitti dedi birileri
Ocak kapatıldı ardından
Yine insanlar aç
Yine işsizlik diz boyu

Bu defa ocak değil

Ocaklar söndü

               Nursen Deliktaş


Kaynak: www.usengecsef.com
Fotoğraf Kaynağı: www.setamiri.com

2012-13 Kış ModasınınTrend Renklerinden: Bordo

Kreasyonlara şekil veren ve trendlerin dayanak noktası olan Renkler, modanın en önemli unsurlarından biri...



Bu kış trend olan 5 önemli renkten en gözdesi: Şarap rengi veya Burgundy olarak da geçen: Aristokrat Bordosu...

Bu renk aynı zamanda, sezonun en önemli temalarından olan eski Hollywood starlarının ve 50'li yılların eleganlığını ve asaletini de simgeliyor...


Yaz koleksiyonlarında, tüm özgürlüğüyle Kırmızının tüm açık ve parlak tonlarına yer veren modacılar, kışın gelmesiyle birlikte yün, kaşmir ve deri ağırlıklı koleksiyonlarında Bordo'nun koyu tonlarına ağırlık veriyorlar. 



Siz de sezon trendlerinin gerisinde kalmak istemiyorsanız, Aristokrat Bordosunun en ışıltılısına, WISH FOR NISH'in Sonbahara Özel ve tüm Shamballa Bilekliklerinde geçerli %20 indirim fırsatından yararlanarak, sınırlı sayıda ve el yapımı olarak hazırlanan Bordo Swarovski Kristalli Siyah Shamballa Bilekliğiyle sahip olabilirsiniz.

WISH FOR NISH

Özellikle DKNY, Miu Miu koleksiyonlarının büyük bölümünde yer verilen Bordo tonları, bu sezon blazer ceketlerde, uzun paltolarda, kadife taytlarda, çanta, ayakkabı ve çizmelerde, şapkalarda, abiyelerde, rujlarda, kısacası heryerde karşımıza çıkıyor.



Dior

Bu durumda, Bordo bir ceket, pantolon, ayakkabı ve çanta bu kış gardroblara eklenecek parçalar arasında olmazsa olmaz gibi görünüyor. Özellikle deri materyallerle bordo rengini kombinleyerek, sezon modasına en uygun yorumu yakalayabilirsiniz.


WISH FOR NISH'in ev dekorasyonuna yönelik sınırlı sayıda ve el yapımı olarak hazırlanan Ev Aksesuarlarından Bordo renkli Venedik Maskeli Lavanta Yastığı, İpek-Pamuk malzemeden Lavanta dolgulu İkat Kapı Süsü ve Topkapı Palace isimli koleksiyonunda yer alan Osmanlı temalı Duvar aksesuarları da yine sezonun trend rengi Bordo'dan örnekler sunuyor. (www.wishfonish.com)








Olleeey! WISH FOR NISH'in %50'ye varan İndirimler Sunan Yılbaşı Kampanyası Başladı :)

El yapımı ve sınırlı sayıda Takı ve Ev Aksesuarları Tasarım markası WISH FOR NISH'in, Yılbaşına özel %50'ye varan indirimler sunan kampanyası, nihayet tam da programlandığı şekilde 25 Aralık itibariyle start aldı.



Biliyoruz ki çoğumuz karakter olarak biraz son dakikacıyız... Yılbaşı için sevdiklerimize hediye almamız gerekeceğini, aylaaaar öncesinden bilmemize rağmen,  yine de ne yapar, eder, rahat rahat takılırız. Sonrasında artık sayılır günler kala, işin ciddiyetinin farkına varmaya başladığımız o en son dakikalarda, tutuşur paçalarımız... Ama o anda da, neredeyse herkes aynı durumda olduğu için, hem mağazalar ve alışveriş merkezleri ana-baba günü gibidir ve hem de güzel ve zevkli şeylerin tamamı çoktaaaan kapılmıştır bile...

İşte tam da bu umutsuzluğa kapıldığınız noktada devreye WISH FOR NISH girer ve Kadınlar için olduğu kadar Erkekler için de birbirinden güzel ve özel tasarım ürünleriyle "ah ne hediye alsam?" diye kara kara düşünürken size, harika seçenekler sunar. 

Sadece Hanım ve Beyler için değil, genci yaşlısı ve hatta çocuklar için bile el yapımı ve sınırlı sayıda takı ve ev aksesuarı alternatifleri sunan www.wishfornish.com Online Satış Mağazası, internetten alışveriş yapmayı henüz hiç denememiş olanların bile aşırı rahatlıkla, adım adım kullanabileceği şekilde, en basit ve en güvenli şekilde sizler için hazırlandı.


Kredi Kartına taksit şeçenekleri yanında,arzu ederseniz %5 ekstra indirimle Havale veya Eft ile de ödeme yapabileceğiniz gibi, "Aaa benim kredi kartım yok ki ama:( " derseniz eğer, ürün teslimi anında kendi evinizin veya ofisinizin kapısında Nakit ödeme de yapabilirsiniz. 

Ya da kartım var aslında, ama yine de Kapıda Ödemeyi tercih ederim derseniz, Kapıda Kredi kartı ile Ödeme seçeneği de var. Yani her türlü kolaylık burada ve sadece bir tık ötenizde! Eh daha ne olsun?  :) 



Erkekler için hiçbir yerde bulamayacağınız çok cool bileklikler,  Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi Takım bileklikleri ve aynı zamanda paracord bileklikleri ya da survival bileklikleri olarak da bilinen, Paslanmaz Çelik kilit sistemli bileklikler, hem de %50'ye varan indirim fırsatlarıyla www.wishfornish.com'da...



Outdoor sporları gibi doğayla iç içe yapılan Trekking, Yelken, Balık Avlama, Dağcılık vs. spor dallarıyla ilgilenen Erkekler için 200 Kg'a kadar taşıma kapasitesi ile herhangi bir ihtiyaç ya da tehlike anında, bilekliğin örgüsü açılarak, elde edilen 2-3 metrelik kordonlardan faydalanılabilen "Halat bileklikler" aynı zamanda hem çok şık hem de tüm dünyada çok trendy. 



Tüm bunlara ilaveten, Deri Bileklikler ve Altın ve Gümüş renkli elegan objelerle tasarlanan ve ağırlıklı Siyah, Gümüş, Lacivert gibi daha maskülen renklerden oluşan bileklikleri de içeren WISH FOR NISH "For Men" Koleksiyonu, tanıtıldığı ilk günden çok büyük ilgi gördü. 




Eğer bu hediye seçenekleriyle ilgileniyorsanız, her birinden sadece 1'er adet bulunduğunu unutmayın. Yani eşsiz ve benzersiz... Aynı sizin gibi...



"İyi hoş da bugün ayın kaçı oldu, ne kaldı şunun şurasında Yılbaşına?" diye düşünenlerin de içini rahatlatalım.

Sitede yer alan tüm ürünler stoklarda mevcut, dolayısıyla mesai saatleri içerisinde sipariş verdiğiniz takdirde, hemen hazırlanıp, kargolanıyor. İstanbul içi adreslere hemen ertesi günü, diğer şehirlere maksimum 2 günde teslim ediliyor.

İstanbul içindeyseniz, bu Cumartesi günü öğlene kadar sipariş verseniz bile, Paketiniz 31 Aralık Pazartesi günü tarafınıza ulaştırılır ve bu sayede arzu ederseniz, Yılbaşı hediyesi konusunu siz de zahmetsizce çözmüş olabilirsiniz.

Herkese şimdiden mutlu mesut yıllaaaaar :)

Erkeklere Özel Aksesuarlar WISH FOR NISH'de...




Eşinize, erkek arkadaşınıza, kardeşinize,
oğlunuza veya iş arkadaşlarınıza 

Yılbaşlarında ve tüm özel günlerde Gömlek, Kravat, Atkı, Saat, Cüzdan, Kol Düğmesi vs. almaktan bıktınız mı? 

Emin olun Beyler de bu hediyeleri almaktan bıktı artık…
”İyi ama geriye alternatif olarak başka ne kaldı ki?” diyenlere…



En Özel Yılbaşı Hediyeleri için En Bol Seçenek

Kadını-Erkeği, Çocuk-Yaşlı ve Genci herkes için çok özel ve çok sınırlı sayıda harika Hediye Seçenekleri www.wishfornish.com'da...

İstanbul için 1 günde, Türkiye içi 2 günde Süper Hızlı Gönderim...

Kredi Kartı, Havale ve Teslimat anında Kapıda Ödeme Seçenekleri ve 
Ücretsiz İade İmkanıyla, 

Güvenli ve Konforlu bir Alışveriş Deneyimi için hemen tıklayın... 


WISH FOR NISH Online Satış Mağazası Ödeme Seçenekleri

Güvenli ve Konforlu Bir Alışveriş Deneyimi için

  • Kredi Kartı,
  • Havale/EFT ve 
  • Kapıda Ödeme Seçenekleri
Hızlı Gönderim ve
Ücretsiz İade İmkanıyla

Sınırlı sayıda  ve El Yapımı
En Özel Takı ve Ev Aksesuarlarının Adresi



WISH FOR NISH, "Elle Style Awards" Gecesi'ndeydi


Şu yıl bir hayırlısıyla bitsin de, tek hayalim yılbaşı gecesine sessiz sakin bir şekilde girmek... 

Hani derler ya nası başlarsa, öyle devam edermiş. Eh boşa söylenmiş olamaz herhalde... En ufağından da olsa gerçeklik payı varsa, bunu değerlendirmek isterim. Zira 2012 yılında "To Do List'imdeki maddeleri temizleyip, rahat nefes alabildiğim, kafamı yastığa koyup, Oh deyip hemen uykuya dalabildiğim bir an hatırlamıyorum. Tabi bunda benim mükemmeliyetçi karakterimin ve düzen konusundaki takıntımın da etkisi var. Huylu huyundan öyle kolay vazgeçemiyor işte, ne yapayım? :)


Bilenleriniz biliyor. Bilmeyenler için söyleyeyim.  "Wish For Nish" Blogları haricinde "Üşengeç Şef" Blogunun da yazarı benim. Onun da yeri bende ayrı...Bu arada etrafımdan, bol bol, Logomdaki kız ile ne kadar benzediğimi söyleyen iltifatlar alıyorum. İşte bunlar duymak istediğimiz sözler... Gelsin! gelsin! :))

Bu kadar iş güç yoğunluğu ve koşturmaca arasında, geçenlerde Elle Dergisi Editörlerinden bir telefon aldım ve 7 Aralık'ta gerçekleştirecekleri "Elle Style Awards" (Elle Dergisi Yılın Stil Ödülleri) Gecesine Özel olarak davet edildim. 

Elle'in hepsi birbirinden stil sahibi, profesyonel ve canayakın ekibi, günler öncesinden styling konusunda bazı alternatifler sundu ve aralarından tercih ettiğim kıyafet üzerinde ilerledik. 

Bu aşamalarda Tuba Ünsal'ın tasarladığı kıyafetlerden bir kısmı, seçim yapmam için getirildiğinde, resimde de gördüğünüz üzere 36 Beden kıyafete girdim. Kendi kendime inanamadım! :)


"O olmasın, bu fazla iddialı olur, ötekisiyle assolist gibi olurum, bu çok transparan" derken en nihayetinde, senenin en asil moda trendlerinden olduğumu düşündüğüm "Peplum" detaylı ve yakasında yine bu senenin öncelikli trendlerinden "Dantel/Gupür" bulunan aşağıda gördüğünüz siyah straplez tek parça elbisede karar kıldım ve sonra elbise, üzerime tam olacak şekilde hazırlanmak üzere son çalışmalar yapılması için atölyeye gitti. 


Büyük günün sabahında Ortaköy Radisson Blu Hotel'de Elle Ekibiyle buluştuk. Saç ve makyaj konusunda işinin ehli bir ekibe teslim edildim. 

Nişantaşı City's Nars ekibinden Make-up Artist Derya Hanım hem çok başarılıydı hem de sempatisi ve güler yüzüyle çok pozitif bir enerji verdi bana. Makyaj yapan diğer kişilerin aksine, masasındaki tüm Nars ürünlerini askeri nizamda dizmesiyle de gönlümde ayrıca taht kurdu kendisi:)



Taktığımız takma kirpiği biraz kesip kısaltmamıza rağmen, normal hayatında pek makyaj yapmayan birisi olarak, gözlerimin üzerine kum torbaları asılmış gibi bir his oluştu bende. Normalde kahveyle hiç arası olmayan birisi olarak mecburen, gidip gelip Nespresso kahvemi içmeye çalışıyorum. Ama yani şu şuh bakışlara bir bakar mısınız, değmemiş mi tüm çekilen zahmete? :)


Akşam saat 19:30 gibi Radisson Blu'dan özel araçla Esma Sultan Yalısı'na aldırılıyorum. Şakır şakır yağan yağmura inat, hepsi birbirinden yakışıklı, siyah takım elbise ve pelerinli yabancı erkek modeller tarafından bir anda şemsiyelerle karşılanıyorum. 

Kırmızı Halı üzerinde bol bol resimlerim çekiliyor ve üst kata, ödül töreninin yapılacağı salona gelip, yerimi alıyorum. Geceye WISH FOR NISH tasarımı olan Kurukafa, siyah-altın ve gümüş rengi zincir detaylı Siyah Deri Bileklik ile katılıyor ve çok güzel övgüler alıyorum.

 

Tören kısmını zaten ilgilenenleriniz izlemiştir diye tahmin ediyorum. Kısaca, sanat, iş ve cemiyet hayatından stil sahibi adayların arasından bazen Juri, bazen halkın internet üzerinden verdiği oylarla en yüksek puanı alan kişiler ödüllendirildi. Gecenin sonunda Oya Eczacıbaşı, Burcu Esmersoy, Demet Evgar, Mehmet Günsür, Nil Karaibrahimgil, Murat Boz, Ali Koç, Bora Aksu, Tolga Turan gibi Oyuncu, Tasarımcı, Şarkıcı ve İş adamı isimler, Elle Style Awards ödülüne layık görüldüler. Hepsini tebrik ettim, bu vesiyle tekrar ediyorum:)


Sunucu Tanem Sivar'ı çok başarılı bulmasam da, gündüz kuşağından birlikte program sunduğu Burcu Esmersoy'da gerçekten sahne ışığı var. Yakından da buna şahit oldum. Burcu ödülünü alırken, kendisinden önce, ödülünü sevgilisine adayıp, herkesin arasına evlenme teklifi eden Tasarımcı Tolga Turan'dan rol çalıp, elinde bir tek taş yüzükle George Clooney'e olan aşkını itiraf ederek, evlenme teklif etti. Bu durumda geçen sene George ile çekilen şu fotoğrafımla kendisine nazire yapaken, fonda "bir Clooney çok sevdim" şarkısını mırıldanmam da şart oldu:)


Sonrasında After Party'ye katılmak için giriş katına inildi. 


Bol bol tanıdık sima, Dünyaca ünlü Moda Blogger'ı Bryanboy, ordan oraya koşturup herkesle tek tek ilgilenen Elle'in güzel editörleri ve Yönetim Ekibi, iş adamları, sanatçılar derken saatler geçiverdi..

.
Elle Ekibi

Artık ayrılmaya karar verdiğim anda, bir de üzerine TV için çekilecek bir Dönem dizisi için oyunculuk teklifi almaz mıyım? :) Maalesef ilgilenemeyeceğimi, haftanın 4-5 gününü alacak bu tarz bir proje için şu anda hiç zamanım olmadığını anlattım durdum ama nafile... 

Diğer detayları ve fotoğrafları Elle Dergisi Ocak Sayısında olacak bu muhteşem gece ve başarılı organizasyon için Elle Ekibine sonsuz teşekkürler :)